DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Marmara (Silivri) Cezaevi'ndeki hükümlü bulunan Bekir Kaya, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı'yı ziyaret etti. Hatimoğulları ve Bakırhan, ziyaret sonrası cezaevi önünde açıklama yaptı. Hatimoğulları, "Gezi, Türkiye toplumunun vicdanıydı” derken Bakırhan, ''Gezi'nin Yanlışa, doğa kırımına, haksızlığa, adaletsizliğe karşı bir itiraz olduğunu'' vurguladı.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Marmara (Silivri) Cezaevi'nde hükümlü bulunan Bekir Kaya, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Halil Aksoy, Bekir Kaya ve Selçuk Kozağaçlı'yı ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklama yapan Hatimoğulları, "Gezi, Türkiye toplumunun vicdanıydı” dedi. Hatimoğulları, şunları söyledi:
"Gezi direnişi Türkiye’de yaşanan haksızlıkların yaşanan hukuksuzlukların, Türkiye’deki baskıcı rejimin yarattığı basınca karşı geniş yelpazede halkın sivil itaatsizlik eylemiydi. Milyonlar aktı Gezi direnişine. Türkiye’nin 4 bir yanına aktı Gezi'ye. Bu direnişin, bu geniş halk kesiminin katıldığı Gezi direnişinin bedelini Silivri Cezaevi'nde ve diğer cezaevlerinde yatan insanlara ödetmek istiyorlar. Osman Kavala, Çiğdem Mater, Can Atalay’a ödetilmek isteniyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Gezi yargılanamaz, milyonlara yargılayamazsınız. Gezi bu toplumun vicdanıydı, demokrasi talebimizdi. Hepimiz Gezi’nin çapulcularıyız. Gezi’de yitirdiğimiz bütün canlarımızı buradan saygı ile anıyorum. Gezi ve Kobane davalarında haksız ve hukuksuz bir şekilde Hatimoğulları, Kobane Davası'nda Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 13 siyasetçiye verilen cezalar ile Gezi Davası'nda verilen cezaların aynı mantıkla verilmiş olduğunu değerlendiriyoruz. O yüzden bizim direnişimiz Gezi’den Kobane’yedir.
"AİHM kararları uygulanmalı”
Gezi Davası ve Kobane Davası, Türkiye’de yargının utanç duyacağı, yargının insan içine çıkamayacağı bir davadır. İki davanın da iddianamelerinden tutun da karar verme biçimlerine kadar içi bomboştur. Biri tweet üzerinden biri milyonların katılım gösterdiği bir direnişin birkaç insana faturasının kesilmesi üzerinden bir yaklaşımı içermektedir. Bunları kabul etmek mümkün değildir. Şayet Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) taraf bir ülke ise öyleyse gerekliliklerini yerine getirmelidir. AİHM kararları acilen uygulanmalıdır. Türkiye’de bu kadar ayrıştırma ve kutuplaştırma siyasetine artık yeter diyoruz. Bir an önce bu iki dosya yeniden gözden geçirilmelidir."
Bakırhan: ''Gezi yargılanamaz''
Tülay Hatimoğulları’ndan sonra konuşan Bakırhan ise, Gezi direnişinin "Yanlışa, doğa kırımına, haksızlığa, adaletsizliğe karşı bir itiraz" olduğunu vurguladı. Bakırhan, "Dolayısıyla Gezi'yi yargılayacak mahkeme salonları bulamazsınız. Çünkü orada milyonlar vardı. Gezi yargılayacaksanız; kadınları, gençleri, doğaseverleri, Türkleri, Kürtleri, Alevileri yargılamanız gerekiyor. Gezi yargılanamaz dememizin sebebi tam da buydu. Gezi yargılanamaz çünkü Gezi'de bir suç yoktu. Bir doğa kırımına karşı bir duruş, direniş vardı. Yargılanacak olacak varsa Gezi’yi cehenneme çevirenlerdir, panzerlerle ve gazlarla orayı tarayanlardır. İnsanları sokak ortasında yaralayan, orada bırakanlardır" diye konuştu.