Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’yi Cumhurbaşkanlığında kabul etti. Erdoğan ve Rutte'nin görüşmede; Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimin artmasıyla nükleer savaş riskini de barındıran süreçle ilgili değerlendirmelerde bulunduğu belirtildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreterliği görevine gelmesinden sonra Ankara’ya ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Mark Rutte'yi Cumhurbaşkanlığında kabul etti. Erdoğan ve Rutte arasındaki görüşmede, Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimin artmasıyla nükleer bir savaş riskini de barındıran sürecin gündeme geldiği ifade edildi. Görüşme sonrasında herhangi bir açıklama yapılmadı.
NATO Genel Sekreteri Rutte, sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesine ilişkin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile, terörizm tehdidi, Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'daki kriz de dahil olmak üzere, kolektif güvenliğimize yönelik büyüyen zorlukları görüşmek üzere bir araya geldim. Giderek daha öngörülemez hale gelen bir dünyada, Türkiye NATO'ya paha biçilmez katkılarda bulunuyor" ifadelerini kullandı.
Ziyaret öncesinde yapılan değerlendirmede; Rutte ve Erdoğan görüşmesinde, Avrupa'da bozulan barış ortamının NATO'nun çok daha güçlü olmasını gerektirdiğine dikkat çekilmesi ve AB'nin AB üyesi olmayan NATO Müttefiklerine karşı dışlayıcı yaklaşımından duyulan rahatsızlığın dile getirilmesinin beklendiği ifade edilmişti. Ayrıca, müttefikler arasında savunma tedariki üzerindeki engellerin kaldırılması ve terörizmle mücadelede tam dayanışma sergilenmesi konularında Türkiye’nin beklentilerinin de en üst düzeyde vurgulanacağı kaydedilmişti.
Rutte, Türkiye ziyaretinden önce önemli ikili görüşmeler gerçekleştirmişti. ABD Başkanlığı görevine 20 Ocak’ta başlayacak olan Donald Trump ile görüşen Rutte, daha sonra İngiltere Başbakanı Kier Starmer ile de bir araya gelmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Ukrayna’nın Rusya’ya balistik füzelerle saldırmasının büyük bir risk taşıdığını” söylemişti. Rusya’nın kabul ettiği “nükleer doktrinin” de pek çok ülke için endişe verici olduğu ileri sürülmüştü. Rusya’nın revize edilen nükleer doktrininde, “Rusya, kendisine veya müttefiklerine karşı kitle imha silahlarının kullanılmasına karşı nükleer silah kullanma hakkını saklı tutar" denilmişti.