Haber: Mustafa Usta
(SİNOP) - CHP Sinop İl Başkanı Aykut Cem Yalçınkaya, “180 ülke arasında 150’nci sırada olduğumuz basın özgürlüğü endeksinde aslında çok şey anlatıyor. Gerisinde kaldığımız ülkelerden sadece yukarıda 4 tanesine baktığımızda Laos, Pakistan, Venezuela gibi ülkeleri görüyoruz. Bu ülkeler yıllardır otokratik yönetimlerle yönetilen, otoriter rejimler tarafından yönetilen ülkeler. Bizim için utanç kaynağı bu” dedi.
CHP Sinop İl Başkanlığı ve sivil toplum örgütleri tarafından Uğur Mumcu Meydanı’nda gazetecilerin gözaltına alınmasıyla ilgili açıklama yaptı. CHP Sinop İl Başkanı Aykut Cem Yalçınkaya, şunları söyledi:
“Bir arada olmamızın sebebi bir olumsuzluğu dile getirmek, bu olumsuzluğa karşı bir araya gelip tepkimizi göstermek için. Sizlere söz veriyoruz. Yapılacak ilk seçimlerden sonra bu meydanlarda demokrasinin, zaferin, mutluluğun, birlikteliğin kutlamasını da hep beraber bu meydanda yapacağız. Bildiğiniz gibi birkaç aydır iktidar baskısını tamamen artırmakta, kontrolünü kaybetmektedir. 31 Mart 2024 seçimlerinde aldığı hezimeti sindiremeyen AK Parti iktidarı önce halkın belediyelerine, ardından da toplumun her kesiminden, her kademesinden insana karşı baskı, korkutma aracı olarak yargıyı kullanmaya başlamıştır."
''Bu işin sonunda da iyilik kazanacak, kazanan biz olacağız''
Yalçınkaya, ANKA Haber Ajansı'na da açıklamalarda bulundu. Yalçınkaya, şunları kaydetti:
''İktidar yargı baskısıyla beraber toplumu sindirmeye, toplumu çevrelemeye ve toplumu dizayn etmeye çalışıyor. Ancak, biz bu ülkenin cesur insanları olarak bu duruma asla müsaade etmeyeceğiz. Önce halkın belediyelerine karşı yaşadıkları seçim hezimetini hazmedemeyen iktidar belediyelerimize saldırmış, belediye başkanlarımızı haksız ve hukuksuz biçimde gözaltına almış, görevden uzaklaştırmış, tutuklamış ve ardından da sanat dünyasına, siyasi parti genel başkanlarına ve en sonda basını hedef alan uygulamalar içerisinde bulunmuştur. Dün akşam üstü saatlerinde gazeteciler Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker’in gözaltına alınmalarına karşı biz bugün Sinop il örgütü olarak bir mücadele içerisinde, dayanışma içerisinde sivil toplum kuruluşları örgütleriyle, partililerimizle beraber bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Sinop’tan aslında en çok yakışacak isim olan Uğur Mumcu’nun isminin olduğu Uğur Mumcu Meydanı’ndan da iktidara seslendik. Biz, bu ülkenin cesur insanları olarak asla sinmeyeceğiz, yılmayacağız, mücadelemizden geri durmayacağız. Bu işin sonunda da iyilik kazanacak, kazanan biz olacağız, aydınlık kazanacak. Uğur Mumcu’nun heykeli bilindiği gibi adalet sarayına doğru bakıyor. Yani bu ülkede adalet arayan bir gazeteciydi Uğur Mumcu. Biz de onun aydın fikirleri ve açtığı aydınlığı örnek alarak karşımızdaki organize kötülüğe karşı, karanlığa karşı örgütlü bir biçimde mücadele ediyoruz. O yüzden de sembolik anlamı itibariyle de bu açıklamayı da bu meydandan yapıyoruz.
''Sayın Özdağ’ın tutuklanması keyfidir, kabul edilebilir değildir''
Ümit Özdağ, dünya görüşü olarak tamamen zıt olduğumuz, partimizi sık sık hedef alan ancak bu söylemleri siyaset içerisinde kaldığı sürece bizim içinde nezaket ile karşılanan bir kişi. Zaman zaman nezaket sınırlarını karşılıklı olarak siyasiler birbirlerine karşı aşabilir ama bir insana karşı yapılan hukuksuzluk, haksızlığa karşı biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak durmaya devam edeceğiz. Sayın Özdağ’ın tutuklanması da keyfidir, kabul edilebilir değildir. Kendisi kendisinin de ifade etmiş olduğu üzere siyasi tutsak durumundadır. Biz, onun hakkını da Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayan bütün vatandaşlarımızın hakkını da sonuna kadar korumaya devam edeceğiz. Buradan Ümit Özdağ’a ve Zafer Partisi camiasına tekrar geçmiş olsun dileklerimizi de iletiyoruz.
180 ülke arasında 150’nci sırada olduğumuz basın özgürlüğü endeksinde aslında çok şey anlatıyor. Gerisinde kaldığımız ülkelerden sadece yukarıda 4 tanesine baktığımızda Laos, Pakistan, Venezuela gibi ülkeleri görüyoruz. Bu ülkeler yıllardır otogratik yönetimlerle yönetilen, otoriter rejimler tarafından yönetilen ülkeler. Bizim için utanç kaynağı bu. Yurt dışında Avrupa ülkelerinde Amerika’da gazetecilerin sahip olduğu haklar, mesleklerini yaparken duydukları güvence rahatlık göz önüne alındığında Türkiye’de bu mesleğin sürdürebilmesi icra edilebilmesi bile başlı başına bir mucize aslında. Biz, basınımızın cesur neferleriyle beraber dayanışma içerisinde olup onların hakkını, hukukunu sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Asla hiçbir basın emekçimizi de yalnız bırakmayacağız.''