30 Temmuz 2022 günü, Ankara'da hem de ibadet yapılırken, Alevilerin ibadet yeri olan Cemevine bozgunculuk ve fitne kokan bir saldırı oldu.
Anayasal olarak, din ve vicdan özgürlüğünü esas almış Türkiye Cumhuriyeti gibi demokratik ve laik bir devlette; Alevi, Bektaşi, Caferi, Mevlevi, Sünni, Şii...; ya da Musevi, İsevi, Bahai... her türlü inanç kümelerinin can, mal, inanç ve ibadethane yaşamları ve özgürlükleri devlet güvencesi altındadır. Devlet tüm inanç kümelerine her konuda eşit mesafede durmak zorundadır.
Her T.C. yurttaşının etnik kökenleri, dinleri, mezhepleri, inançları ve kanaatleri ne olursa olsun herkesin her türlü can, mal, inanç ve kültür varlıkları devletin koruması altındadır. Ayrıca devlet, koşulsuz ve istisnasız olarak anayasa gereği herkese eşit davranmak, tüm farklı inanç kümelerinin can, mal, din ve vicdan özgürlüklerini korumak zorundadır.
Kısa dönemde, en üst makamlardaki kamu görevlilerine düşen görev de, ulusal birlik ve bütünlüğün koruyabilmek açısından, bu ve benzeri fitneci, bozguncu fiil ve söylemleri yüksek sesle kınamaktır. Suçluları da en kısa zamanda yakalayıp adalete teslim etmektir.
Uzun dönemde ise, yürürlükteki anayasal düzenin kaçınılmaz bir gereği olarak, eğitimde, diyanette, kültürde, sanatta, edebiyatta, gündelik söylemlerde ve özelikle de siyasette her türlü ötekileştirici, ayrıştırıcı ve bölücü yazılı, görüntülü ve sözlü davranışlardan uzak durmak, bu tür yanlış davranışları bireylerin hafızasında, toplumun ve devletin kolektif bilincinden silmek olmalıdır.
Hüner ve gerçek çözümler, yüksek sesli ve hamasi söylemlerde değil, anayasanın ve adaletin gereği olarak yapılması gereken siyasi, hukuki, adli, ekonomik, idari, kültürel, eğitsel... fiili eylemler ve uygulamalardadır.
Bu nedenle Ankara'daki Cemevine yapılan fitneci ve bozguncu saldırıları : ŞİDDETLE KINIYORUM.