Gündem

Çayırhan Termik Santrali TBMM Genel Kurulu gündemine taşındı

Çayırhan Termik Santrali'nin özelleştirilme kararı ve madencilerin başlattığı eylem TBMM Genel Kurulu’nun da gündemine taşındı. CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, "Ölüyü diriyi bitirdiniz, gözünüzü Çayırhan'a diktiniz. Çayırhan, bu zamana kadar yaptığınız özelleştirmelerin, yapmak istediğinizin en önemlilerinden bir tanesi çünkü Çayırhan bir milli servet. Cumhur İttifakı’nın 315 milletvekilinin 300'ü burada yok, 15'i burada; hiç bu işle meşgul değiller. Neyle meşguller? 'Satacağız, satacağız; babalar gibi satacağız' diye söylüyorlar.

Abone Ol

Çayırhan Termik Santrali'nin özelleştirilme kararı ve madencilerin başlattığı eylem TBMM Genel Kurulu’nun da gündemine taşındı. CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, , "Ölüyü diriyi bitirdiniz, gözünüzü Çayırhan'a diktiniz. Çayırhan, bu zamana kadar yaptığınız özelleştirmelerin, yapmak istediğinizin en önemlilerinden bir tanesi çünkü Çayırhan bir milli servet. Cumhur İttifakı’nın 315 milletvekilinin 300'ü burada yok, 15'i burada; hiç bu işle meşgul değiller. Neyle meşguller? 'Satacağız, satacağız; babalar gibi satacağız' diye söylüyorlar. Neresi burası, Çayırhan" dedi. DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ise, "Madenciler yürüyüşe geçtiler ve şunu söylüyorlar; 'Biz geleceğe dair de bir şey yapıyoruz. Biz kazanırsak bundan sonraki başka yerlerde de özelleştirme olmayacak.’  Biliyoruz ki Çayırhan Termik Santrali'nde çalışan işçilerin söylediklerini duymamak için kendinizi paralıyorsunuz; kulaklarınız sağır, gözleriniz kör ama bizim dilimiz onların sözünü buraya taşımaya devam edecek" dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda Saadet Partisinin "zehirli ve sahte gıda ürünleriyle ortaya çıkan sorunların tespiti", İYİ Partinin "Mersin'de bulunan çiftçilerin yaşadıkları sorunlar", DEM Parti'nin "Madencilik sektöründe yaşanan sorunların araştırılması" ve CHP'nin "Pamuk üreticilerinin yaşadığı sorunları tespiti" hakkındaki grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü.

Gürer: "Dünyada tarım zehri dekara 18 kilo kullanılırken ülkemizde 27 kilo kullanılıyor"

İYİ Parti'nin grup önerisine ilişkin konuşan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, şunları söyledi:

"Özellikle tarımda eğitimin yetersizliği nedeniyle fazla ilaç kullanımı, yanlış su tüketimi, sahte gübrenin dahi alanda olması problemleri de artırıyor. Yurt dışına gönderilen ürünlerin bir bölümü iade edildiğinde yaşanan sorunlar çıplak biçimde gözler önüne seriliyor. Tarım zehrinin fazla olması ya da domates güvesi veya Akdeniz sineği gibi zararlıların yurt dışına giden ürünlerde bulunması iadeyi gerektiriyor. Peki, yurt içinde bu ürünler dağıtım yapılıp tüketilirken laboratuvarlarda falan kontrolü var mı? Yok. Öyle olunca, tarım zehirleriyle ilgili olumsuzlukları biz bünyeye alıyoruz ve burada da hastalıklar artıyor, hastane kapılarında insanlarımız çare arıyor.

Dünyada tarım zehri dekara 18 kilo kullanılırken ülkemizde 27 kilo kullanılıyor. Bunun yanında tarım zararlılarına her geçen gün yenileri ekleniyor. Bu işin en büyük sebebi Tarım ve Orman Bakanlığı'nın hantal, denetlenemeyen, liyakate dayalı olmayan yapısının varlığı. Biz bu denetimleri, eğer, yeniden belediyeler üzerinden laboratuvar yoluyla kontrol ederek sürdürmezsek sıkıntılar artacak. Taklit, tağşişle ilgili Bakanlık açıklama yapmaya başladığından bu yana 'Ne yiyormuşuz' sorusunu soruyoruz ama tarım zehirlerinin rafta satışıyla ilgili bir kontrol olmadığı için yurt dışına gidip iade edilen ürünü biz tüketiyoruz."

Çubuk: "Çayırhan'a kulaklarınız sağır, gözleriniz kör"

Partisinin grup önerisi üzerine söz alan DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, maden ocaklarının özelleştirilmesini eleştirdi. Çubuk, şunları söyledi:

“Özelleştirme politikalarınız, doğaya talan demek. Akbelen'de gördük, dağları dümdüz ediyorsunuz. Yeşil Afyon'da gördük, Afyon yeşil değil, dağları dümdüz ediyorsunuz. Cudi'yi gördük; artık bir tane yeşil yok, doğa yok, döngü yok. Özelleştirme politikalarınızı 301'de gördük, özelleştirme politikalarınızı katledilen her işçide gördük; özelleştirme politikalarınızı haksız, hukuksuz, işsiz bırakılan TEKEL işçilerinde gördük.

Bugün de diyorsunuz ki: "Biz Çayırhan Termik Santrali'nde işçilerin bütün haklarını vereceğiz." Hayır, siz sadece lojmandan nasıl çıkartılacaklarını planlıyorsunuz, sadece bunu dert ediyorsunuz. Bugün 500 işçi madende bekliyor, yerin altında ve onlara destek olmak için diğer madenciler yürüyüşe geçtiler, Hazine ve Maliye Bakanlığına yürüyorlar Nallıhan'dan, Çayırhan Termik Santrali'nden buraya, karda kışta yürüyorlar ve şunu söylüyorlar: "Biz geleceğe dair de bir şey yapıyoruz. Biz kazanırsak bundan sonraki başka yerlerde de özelleştirme olmayacak, özelleştirmelere engel olacağız.

 Biliyoruz ki Çayırhan Termik Santrali'nde çalışan işçilerin söylediklerini duymamak için kendinizi paralıyorsunuz; kulaklarınız sağır, gözleriniz kör ama bizim dilimiz onların sözünü buraya taşımaya devam edecek. Özelleştirme politikalarıyla katlettiğiniz, hakkını çaldığınız, geleceksiz bıraktığınız her işçinin hesabını bu kürsülerden dillendirmeye devam edeceğiz, duymamak istediğiniz gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.”

Çalışkan: "İktidar mensupları duydunuz mu, Nallıhan'daki işçiler 9 gündür eylem yapıyor"

Saadet- Gelecek Grubu Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan AK Parti'nin halkın gerçeklerinden uzak olduklarını belirterek, anayasa değişikliği, 3. dünya savaşı, kreşler konusuyla Türkiye'nin gündeminin değiştirilmek istendiğini belirterek, "Oysaki Sayın Bakanlar, iktidar mensupları duydunuz mu, Nallıhan'daki işçiler 9 gündür eylem yapıyor. Ankara'ya yürüyüşe geçtiler. Bir sucuk fabrikasında 134 gündür işçiler grevde. Metal işçileri grevde" dedi.

Çalışkan, "2002'den bugüne kadar 63 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı ama bu bedelin nereye gittiğini kimse bilmiyor. Ne asgari ücret bundan yararlandı ne emekli ne de memur. Yamalar kapatıldı, faizcilere ödeme yapıldı. Sat sat bitmiyor" diye konuştu.

Uz: "AK Parti'nin maden politikası patronu kutsayan, işçiyi yok sayan, çevreyi talan eden politikadır"

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz ise Nallıhan'daki maden işçilerinin mücadelesine ilişkin şunları söyledi:

"Nallıhan'da yer altına inip direnen işçilerimiz ne istiyor? İş güvencesi, insanca çalışma şartları, hak ettikleri bir yaşam. Peki, ne alıyorlar? Kocaman bir hiç. Patronlar için özelleştirme, işçiler için işsizlik; işte AK Parti'nin ekonomik vizyonu budur. Yer altında canını veren madencinin adı şehit ama yer üstünde hakkını arayan işçinin adı nedir, sormak isteriz.

Bizim medeniyetimiz, 'İşçinin alın teri kurumadan hakkını verin' diyen bir peygamberin sözleriyle yoğrulmuştur ama bu sistem alın terini patronların cebine akıtmayı marifet sayıyor. AK Parti'nin maden politikası patronu kutsayan, işçiyi yok sayan, çevreyi talan eden bir politikadır. Bu mudur adalet? Bu mudur sosyal devlet."

Akdoğan: "Çayırhan'ı babalar gibi satacağız diyorlar"

CHP Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Umut Akdoğan ise Çayırhan işçilerinin mücadelesine ilişkin şunları söyledi:

"Ölüyü diriyi bitirdiniz, gözünüzü Çayırhan'a diktiniz. Çayırhan, bu zamana kadar yaptığınız özelleştirmelerin, yapmak istediğinizin en önemlilerinden bir tanesi çünkü Çayırhan bir okul, Çayırhan bir milli servet. Şu anda Cumhur İttifakı’nın 315 milletvekilinin 300'ü burada yok, 15'i burada; hiç bu işle meşgul değiller. Neyle meşguller? 'satacağız, satacağız; babalar gibi satacağız' diye söylüyorlar. Neresi burası, Nallıhan, Beypazarı, Çayırhan. Çayırhan dediğimiz bölgenin üçte ikisini satışa çıkarmış durumdalar. Burada kömür madeni var, burada termik santral var. Kömür garanti çıkıyor, termik santralde elektrik garanti üretiliyor. Elektriği devlet garantiye alıyor, 'biz bunu satacağız.' Ya, niye satıyorsunuz. Burası para kazanmamış olsa 17 büyük firma buranın başına üşüşür mü? Üşüşmez. Burası para kazanıyor, hem de burası ne kadar para kazanıyor biliyor musunuz? Milyarlarca para kazanıyor. Niye satılıyor, zarar mı ediyor? Hayır. Karlılığı düşükmüş. Ya, kardeşim, kârlılığı düşük olabilir, kâr etmeyedebilir ama burada bir kamu yararı varsa siz burayı yine satamazsınız. Nerede kaldı milli enerji, nerede kaldı dışa bağımlılıktan kurtulma? Enerji üretiminin yüzde 83'ünü özel sektör yapıyor. Satışı kaça yapacaksınız? Bakın, geçici teminat bedeli olarak 150 milyon demişsiniz. Bu geçici teminat bedeli genelde ihale bedelinin yüzde 10'u kadar olur; burayı 1,5-2 milyara peşkeş çekmeye çalışıyorsunuz."

Tezcan: "Çiftçimize 10 lira vermekten kaçarken milyarlarca doları Amerika, Brezilya, Yunanistan çiftçisinin cebine koymuşuz"

Partisinin grup önerisinde konuşan CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, pamuk hasadının tamamlanmasına rağmen, Ege'de, Akdeniz'de, pamuk üreticisinin yüzünün gülmediğini söyledi. Tezcan şöyle devam etti:

"Bu sene ziraat odaları hesaplarını çıkardı. Pamuk üreticisine pamuğun kilo maliyeti 34 lira, maliyet 34 lira. Çiftçinin zarar etmemesi için satışın en az 34 lira olması lazım. Ortalama satış 25 lira. Bugünlerde 22-23 TL civarında ama ortalaması sezona vurduğumuzda 25 liraya yani kafadan 9 lira zarar, kafadan 9 lira zarar. Bu zararı karşılamak için ne lazım. Çiftçiye destek vermek lazım. Prim desteği ne kadar? 160 kuruş. Şaka yapmıyorum, 1 lira 60 kuruş. 10 lira zararda olan çiftçiye Hükümetin reva gördüğü prim 1 lira 60 kuruş. Ya, bu çiftçi nasıl hasat şenliği yapsın? Nasıl pamuk eksin? Nasıl üretsin? Pirimin en az 9-10 lira olması lazım ki çiftçi, pamuk üreticisi zarardan kurtulsun.

Biz dünyadan her sene 1 milyon ton pamuk ithal ediyoruz, her sene. Kaç lira para ödüyoruz buna, biliyor musunuz? Dolar bazında, her sene 1 milyon ton pamuğa 32 milyar dolar bugüne kadar, 2004 yılından bu yana para ödemişiz. Ya, çiftçimize 10 lira kilo farkı prim vermekten kaçarken milyarlarca doları Amerika, Brezilya, Yunanistan çiftçisinin cebine koymuşuz. Bu, nasıl bir üretim planlaması; bu, nasıl çiftçiye destek; bu, nasıl tarıma destek? Ha, bunun sonucu ne? Bunun sonucu belli. Ne yapacak çiftçi? Zarar ediyorsa ekimi bırakacak. Bakın, sadece Aydın'da 2004 yılından bu yana 20 bin hektar pamuk ekiminden vazgeçmiş çiftçi. 66 bin hektarmış 2004 yılında pamuk ekilen alan, bugün, 2024 yılında 46 bin hektara düşmüş; ekmiyor çiftçi. Niye? Çünkü zarar ediyor. Bakın, böyle giderse pamuk eken çiftçi bulamayacaksınız, Aydın'da tarlaya adım atan çiftçi bulamayacaksınız. Türkiye'de tarımsal üretim yapacak kimseyi bulamayacaksınız." 

TBMM Genel Kurulu’nda CHP, DEM Parti, İYİ Parti ve Saadet Gelecek grubunun grup önerileri AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Önerilerin ardından TBMM Genel Kurulunda "Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin" maddelerinin görüşülmesine başlandı.