Suriye'nin Lazkiye bölgesinde Alevilere yönelik yapılan katliamlara Ankara’da tepki gösterildi. Pek çok Alevi örgüt ile Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin ortaklaşa düzenlediği yürüyüşün ardından yapılan açıklamada, "Başından beri Türkiye ve emperyalist güçlerin bölgedeki işbirlikçilerinin desteklediği HTŞ iktidarı, katil HTŞ ve işbirlikçi AKP desteğiyle, bu katliamların faillerine göz yummaktadır. HTŞ ve benzeri örgütler, yıllarca Türkiye sınırlarından serbestçe geçiş yapmıştır. Suriye'deki ‘güvenli bölge’ politikaları, ‘Esad artıkları söylemleri’ aslında Alevileri ve diğer azınlıkları hedef alan bir etnik temizlik planıdır" denildi.
Suriye'de Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün Esad yönetimini devirerek Şam ve diğer kentlerde hakimiyet kurmasının ardından Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Alevilerin yoğun olarak yaşadığı kıyı bölgelerinde başlayan ve ardından daha geniş bir bölgeye yayılan çatışmalarda 300’ün üzerinde Alevi sivilin Şam’a bağlı güçlerce öldürüldüğünü kaydetti.
Duruma tepki gösteren Alevi Bektaşi Federasyonu, Ankara’da “Katil HTŞ, Suriye’de Alevi katliamı yapıyor. Sessiz kalma” diyerek eylem düzenledi. Kolej’de toplanan Alevi Bektaşi Federasyonu, Türkiye Alevi Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Kültür Derneği ve Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri üyelerinin Sakarya Caddesi’ne yürüyüşleri polslerce engellenmek istendi. Ancak yapılan müzakerenin ardından eylemciler Sakarya Caddesi’ne yürüdü.
Yürüyüşte “Suriye’de Alevi katliamı var”, “Suriye’deki Alevi halkı yalnız değildir”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” dövizleri taşınırken, “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği”, “Sivas’ı unutma unutturma”, “Katil HTŞ, işbirlikçi AKP”, “Susma haykır, katliama hayır” sloganları atıldı.
"Bu bir soykırımdır"
Sakarya Caddesi’nde yapılan basın açıklamasını Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cuma Erçe okudu. Erçe, şunları kaydetti:
"Suriye'de Alevilere yönelik katliam devam ediyor ve görmezden geliniyor. 8 Aralık 2024'de gerçekleşen yönetim değişikliğinden sonra, Alevilere yönelik sistematik ve bilinçli bir katliam sürüyor. 8 Aralık'tan bu yana, İdlib, Humus, Hama ve Lazkiye kırsalında Alevi köyleri kuşatma altında, halk ölüm tehdidiyle yüz yüze. Camilerden yapılan anonslarla özellikle Alevi halkı hedef gösterilirken, saldırılar doruk noktasına ulaşmış durumdadır. Kaçırılan kadınlar tecavüz tehdidiyle sindirilmekte, gençler işkence edilerek kaybedilmekte, köyler yakılıp yıkılmakta ve faili meçhul cinayetler sıradanlık kazanmaktadır. Bu bir soykırımdır. Bu zulmün failleri bellidir. Buradan yüksek sesle haykırıyoruz. Geçici hükümet, onun lideri Colani ve Heyet Tahrir el Şam (HTS) başta olmak üzere El Kaide bağlantılı cihatçı çeteler, yıllardır Alevilere, Hristiyanlara ve farklı inanç gruplarına yönelik katliamlar düzenlemektedir. Suriye'de kurulan geçici hükümet, onun sözde lideri Colani ve bu çeteler, Batılı emperyalist güçlerin desteğiyle büyütülmüş, cilatılandırılmış ve eğitilmiştir. Bugün Suriye'de, Alevi köylerinde sadece bu çetelerin ell kanlı militanları değil, onları besleyen, onlara lojistik sağlayan, siyasi zemin açan tüm devletler de sorumludur.
"Türkiye, bu katliamların neresinde?"
Soruyoruz buradan; Türkiye, bu katliamların neresinde? Basının Colani'yi ‘istikrar figürü’ olarak sunması gerçeği çarpıtmaktan başka bir şey değildir. Başından beri Türkiye ve emperyalist güçlerin bölgedeki işbirlikçilerinin desteklediği HTŞ iktidarı, katil HTŞ ve işbirlikçi AKP desteğiyle, bu katliamların faillerine göz yummaktadır. HTŞ ve benzeri örgütler, yıllarca Türkiye sınırlarından serbestçe geçiş yapmıştır. Suriye'deki ‘güvenli bölge’ politikaları, ‘Esad artıkları söylemleri’ aslında Alevileri ve diğer azınlıkları hedef alan bir etnik temizlik planıdır.
Bölgedeki askeri ve istihbari unsurlar, bu çetelerin hareketlerini desteklemekte, Suriye'nin parçalanmasını derinleştirmektedir. Medya ve uluslararası kurumlar, bu katliamları görmezden geliyor, emperyalist propaganda makinesiyle gerçeği çarpıtıyorlar. Alevi halkının yaşadığı zulümden bahsedenler ya susturuluyor ya da kara propagandayla İtibarsızlaştırılıyor.
"Colani, yönetimi ve onları destekleyenler bu katliamların doğrudan sorumlusudur"
Körfez ülkeleri ve Batılı devletler, petrol ve doğalgaz hesapları uğruna radikal çetelere finansman sağladılar, onları ‘özgürlük savaşçısı’ olarak sundular. Bugün bile, bu katil sürülerini ‘ılımlı muhalif’ gibi göstermeye devam ediyorlar. Haykırıyoruz; Colani, yönetimi ve onları destekleyenler bu katliamların doğrudan sorumlusudur. Aleviler susmayacak.
Buradan herkese çağrımız yaşanan bu zulmü herhangi bir nedenle onaylamayın. Şiddeti ve masum insanların ölümlerini görmezden gelmeyin. Katledilen insanların sesi olun. Colani'yi meşrulaştırmayın. Onu ‘barış elçisi’ gibi göstermek zulmü aklamak ve onaylamaktır. Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır. Bizler, tarih boyunca zulme karşı direnen bir halkız. Bugün Suriye'de yaşananlar, bir ‘iç savaş’ değil Alevilere yönelik açık bir soykırım girişimidir. Kimse bu gerçeği çarpıtamaz. Buradan bir kez daha sesleniyoruz:
"Bu kanlı planları yürüten hükümetler, istihbarat servisleri ve medya organları hesap vermelidir"
Bu katliamın faillerini saklamayın, isimlerini açıkça dile getirin. Saldırıları gerçekleştiren çeteleri aklamayın, meşrulaştırmayın. Bu kanlı planları yürüten hükümetler, istihbarat servisleri ve medya organları hesap vermelidir. Uluslararası kamuoyunu, insan hakları örgütlerini, vicdan sahibi herkesi Suriye'deki Alevi soykırımına karşı harekete geçmeye çağırıyoruz. Susarsak, bu vahşetin suç ortağı oluruz. Bu zulme karşı susmayacağız, boyun eğmeyeceğizi İnancımızın, kimliğimizin, insanlık değerlerinin yanında durmaya devam edeceğiz Zalimin karşısında, mazlumun yanında bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız."