Haber: Mehmet Duran ÖZKAN
(MALATYA) - Malatya Ticaret Borsası (MTB) Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özcan, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen kentte belirsizliğin devam ettiğini belirtti. Özcan, "Malatya'nın ticari aksları ciddi anlamda zarar gördü. Şehirde gerek fiziki anlamda gerekse diğer anlamda bir çalışma var. Bir gayret var. Ama ikinci yılın sonunda, 2025 yılına girerken de tam anlamıyla bu hususta şehirde hayat normale dönmedi" dedi.
6 Şubat depremlerinin üzerinde 2 yıl gibi bir sürenin geçmiş olmasına rağmen, henüz depremden etkilenen özellikle 4 kentte, her şeyin normale döndüğünü söylemek için henüz çok erken. Depremin 2. yılında ANKA Haber Ajansı'na konuşan MTB Yönetim Kurulu Başkanı Özcan, kentte bir belirsizliğin hâkim olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"2023 yılının şubat ayında yaşamış olduğumuz depremden sonra, tabi Malatya gerek fiziki olarak gerekse de sosyolojik olarak çok ciddi bir travma yaşıyor. Türkiye’de yaşanan depremde, belki en fazla yapı stoğu kaybeden illerin başında geliyordu; belki Hatay'dan sonra. Toplam 130 binin üzerinde bağımsız bölümün zarar gördüğü, 17 bin civarında da iş yerinin zarar gördüğü bir deprem yaşadık.
Özellikle Malatya'nın ticari aksları ciddi anlamda zarar gördü. Şehirde gerek fiziki anlamda gerekse diğer anlamda bir çalışma var. Bir gayret var. Ama ikinci yılın sonunda, 2025 yılına girerken de tam anlamıyla bu hususta şehirde hayat normale dönmedi. Çalışmalarda bir gecikme ilk etapta yaşandığı için de teslim edilmesini planladığımız, özellikle 2025 yılının başındaki teslim edileceğini düşündüğümüz işyerlerinin, altıncı aya doğru teslim edileceğini daha çok şu anda görüyoruz. Ticari akslar hayata geçmediği için de şehir bir türlü normale dönmüyor.
"Malatya'da normal hayata dönüş, her gün geçtikçe belirsizliğini de koruyor"
Tabi şehrin gerek rezerv alanlarda fiziki olarak kalıcı konutların yapılması, gerekse işyerlerinin yapılması hızlı bir şekilde devam ediyor. Ama Malatya'da normal hayata dönüş, her gün geçtikçe belirsizliğini de koruyor. Aslında şehirdeki mevcuttaki bu sosyal hayat, sürdürülebilir hayatta bir türlü yerine oturmadığı için de kısmen göç vermeye devam ediyor. Bu durumun sona ermesi için gerek kamu idarecilerini gerekse siyasi otoritenin çok daha hızlı çalışması gerektiğini de her fırsatta ifade ediyoruz.
Belediyelerin bir defa mevcutta yapması gereken işleri de devam ettirmesi gerekiyor. Yani altyapı çalışmaları, çevre düzenlemeleri, yani şehrin özellikle şu anda bir çamur batağı içerisinden hızlıca kurtulması gerekiyor.
"2025 yılında şehrin sürdürülebilir bir hayat şartlarının oluştuğu bir merkeze dönmesini bekliyoruz"
2025 yılında tabii beklentimiz, kısa süre içerisinde şehrin gerek fiziki anlamda gerekse sosyal anlamda sürdürülebilir bir hayat şartlarının oluştuğu bir merkeze dönmesini bekliyoruz. Tabi, sektör olarak baktığımız zaman kayısı sektörü, belki 2023 şubatında yaşadığımız depremden en az etkilenen sektör olarak değerlendirebiliriz. Fabrikalarımızın olduğu alan organize sanayi bölgeleriydi. Bu organize sanayi bölgeleri, 2023’teki depremde çok ciddi anlamda bir hasar görmedi. İki yıldır da insan iş gücü kaybını her fırsatta ifade ediyoruz. İşletmelerimiz düşük kapasitelerle çalışmak zorunda kalıyor.
"Şehir göç verdiği için işletmeler zor durumda..."
Biliyorsunuz, Malatya dünyada marka değerini elinde tuttuğu bir tarım ürünü yetiştiriyor; kuru kayısı ihracatında dünya şampiyonu. Dolayısıyla her yıl 100 bin ton ihracat hedefiyle giden bir şehirde, işletmelerin kapasitelerinin yüzde 50'nin üzerinde olması gerektiği bir dönemdeyiz. Ama şehir genel anlamda göç verdiği için de bu konuda ciddi anlamda işletmelerimiz zor durumda.
Üretici, özellikle tarım ve hayvancılıkta bölgede merkezi hükümetimizden ve devletimizden çok daha fazla destekler bekliyor. Şehirde zaten şu anda kayısının dışında, hayvancılığın ve tarımın dışında yapabileceğiniz çok bir şey yok. Dolayısıyla burada özellikle tarım ve hayvancılık sektörünü desteklemek gerekiyor. Üreticiyi bu üretim maliyetleri altında ezilmesine müsaade etmemek gerekiyor.
Depremin yaralarını sarmanın süresi uzadıkça da maalesef bir umutsuzluk şehirde yeşeriyor. Bir belirsizlik yeşeriyor. Biz tabi, bir kamu tüzel kişiliğine ait bir kurum olarak hem de bir STK olarak, şehirdeki bu belirsizliğin ve özellikle bu fiziki iyileşme ile beraber sosyal iyileşmenin de hızla devam etmesi ve şehrin bir an önce ayağa kalkması gerektiğini ifade ediyoruz."